Faiz Cebiroğlu
Türkiye’yi yönetenlerin
düştüğü hallere bir bakın: Artık, tek başına, küfür ve hakaret yetmiyor; şimdi
de, menevi şiddet yanında, açıkça, fiziki şiddete yöneldiler. Tüm gözler
önünde, insanlar coplanıyor, tüm gözler önünde, insanlara tekme ve yumruk
atılıyor...Bunu yapanlar, böylesi fiziksel şiddete başvuranlar, sıradan insanlar değil, Türkiye’yi yönetenler oluyor.
Başbakan oluyor. Başbakan Müşaviri oluyor.
Hem başbakan, hem küfürbaz Tayyip; “Bana, yuh çekersen,
tokadı yersin“ deyip, tüm gözler önünde bir vatandaşı yumrukluyor! Başbakan
Müşaviri Yusuf Yerkel’de, iki Özel Hareket Polisi ile yerde yatan bir
vatandaşa, gözü dönmüş bir şekilde tekmeliyor!
Hem başbakan, hem küfürbaz hem
de saldırgan Recep Tayyip; Danıştay’ın 146. Kuruluş yıldönümünde, Barolar
Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun konuşmasını beğenmediği için, Feyzioğluna,
hiç utanmadan ve sıkılmadan; “ Edepsizlik yapıyorsun“ diyerek, üzerine yürümüş
ve hasta ruh halli başbakan, binbir zorlukla, salonu terketmiştir. O’nu
bıraksalardı, açık ki, yine, Metin Feyzioğlu’nu da yumruklayacaktı!
Türkiye’yi yönetenlerin
düştükleri “ruh halleri“ ne yazık ki, budur. Bu, bir.
İki: T.C’nin kuruluşundan bu yana,
devleti yönetenlerin, devletin tüm kademelerinde: ordu’da, karakollarda, polis
merkezlerinde ve eğitim kurumlarında, hem manevi, hem de fiziksel şiddet hiç
eksilmedi. Eksilmez de. Zira, böylesi insan yapılanmasını doğuran nedenler
vardır: Faşist Türk otoriter eğitim sistemi vardır!
Üç: Faşist Türk eğitim
sisteminden, ne yazık ki, halihazırda,
Türkiye’nin başbakanı olan Recep Tayyip gibi, hasta ruhlu insan tipleri
çıkar. Çıkıyor.
Dört: Faşist otoriter Türk
eğitim sistemini ortadan kaldırmadan, böylesi saldırgan insanların önüne geçmek
ya da ortadan kaldırmak mümkün değildir. Zira bu eğitimin özü: Türk insanını
“şiddetle terbiye etme“ sistemidir. Manevi ve fiziksel şiddet buradan
kaynaklanıyor. Türk toplumunun tüm yönlerinde, böylesi bir eğitim sistemi
uygulanıyor: Şiddetle terbiye etme!
Bu temel noktalara
ekleyeceklerim var. Şudur: Faşist otoriter eğitimin yarattığı, manevi ve
fiziksel şiddet ve bunları uygulayanlar ailede, ilkokullarda ve devletin tüm
korumlarında mevcuttur. Hepimiz biliyoruz; ailede: Baba dayağı. İlkokullarda: Öğretmen dayağı.Karakollarda:
Falaka. Askerde: Sopa... tüm bunların kaynağı, açık ki, “faşist otoriter Türk
eğitimi“ sisteminde yatıyor. Böylesi bir sistemi kaldırmadan, manevi ve fiziksel
saldırılara her taraftan ve gruplardan başbaşa kalacağız, demek oluyor. Budur.
İster Türkiye’de, isterse
dünyanın herhangi bir ülkesinde olsun, ne yazık ki, “faşist otoriter eğitim sisteminden“ ancak
böylesi, hasta ruh halli insan tipleri
çıkıyor. Recep çıkıyor, Recep misali, “bir tekme, bir yumruk“ insan
örnekleri çıkıyor. Türkiye’de durum budur...
Evet...Türkiye’yi yönetenlerin
düştükleri ruh halleri, ne yazık ki, budur.
Bir düşünün, bir ülkenin
başbakanı, hoşuna gitmediği protesto ya da aykırı görüşe, karşısındakine, fiilen, manevi ve fiziksel
saldırıda bulunuyor! Yaşadığımız çağda, böylesi örneklerin olması, insan
gelişimi adına, gerçekten, utanç vericidir!
“Okumuş ve öğrenmiş bir
insanın“ ya da bir “başbakanın“ manevi / fiziki şiddete başvuracak duruma
gelmesi, insan eğitimi ve gelişimi açısından utanç vericidir!
Sıradan insanlar bir yana,
eğer, ülkeyi yönetenler de fiziksel şiddete başvuruyorlarsa, O ülkede, ortada
bir hastalık ve çürüme durumu, var demektir.
Şiddet, hastalıklı bir duruma
gelmek demektir. Şiddet ile, şiddeti yaratan duruma karşı duran direnişi,
mukavemeti birbirine karıştırmayalım. Benim burada bahsettiğim, faşist otoriter
sistemin şiddetidir. “Faşist otoriter rejimden“ başbakan Recep gibi insanlar
çıkıyorsa, durum vahimdir. TC, vahim durumdadır. TC insanları, vahim
durumdadır. Bunları sürekli yazmak gerekiyor.
Şiddet; pedagojide,
psikolojide açıktır: Bir insanın başka insanı, öldürmek, sakatlamak ile yapığı
fiziki saldırı oluyor; Vurma, tekmeleme, itme gibi eylemler oluyor.
Manevi şiddet te, açıktır:
küfür, hakaret, korkutma gibi ve benzeri tüm örnekler, hepsi manevi şiddet,
oluyor.
Türkiye’yi yönetenlerin
hepsinde bu özellikler vardır. Türkiye’yi yönetmek, böylesi hasta ruhlu insanlar için: Şiddetle terbiye
etmek oluyor!
Bu şu demektir: Ben ne
yaptığımı bilmiyorum. Ben kendimi, kontrol edecek durumda değilim.
Bu da şu demektir: TC’yi
yönetenler ve TC’nin yönetilmesine oy verenler ne yaptığını ve kimlere oy
verdiğini bilmiyor, demektir. Bilmezler. TC’nin faşist otoriter sisteminden,
insan değil, insancık çıkar; insancıklardan, Recep misali yumrukçu ve tekmeci
insanlar çıkar!
Türkiye’de durum budur. Bu da
tesadüfi değildir.
Hem Türkiye’de, hem de tüm
dünyada, otoriter faşist eğitimin yarattığı insan tipi, ne yazık ki, budur. Bu
oluyor.
Bizleri tekmeleyen ve
yumruklayan bu sistemi kaldımadan, ne manevi ne de fiziksel şiddet kalkar!
Çare mi, şudur: Faşist
otoriter eğitimin yarattığı, “ bir tekme, bir yumruk“ sistemini ortadan
kaldırmaktır!
Başka, çaremiz yoktur!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder