Faiz Cebiroğlu
Duygular ve ifade tarzları…Daha
önceleri yazmam gereken bir konuydu. Ama araya başka çalışmalar girdi. Şimdi
yazıyorum. Sorarak başlıyorum: Çocukların duyguları ve ifade tarzları nedir?
Pedagojide, çocukların topyekûn
gelişiminde, üzerinde önemle durduğumuz bir konu, hiç kuşkusuz, çocuk duyguları
ve bunların ifade tarzlarıdır. Duygu / duygular hislerimizdir. Duygu / duygular
çekirdeğimizdir. İnsan korkar, sevinir, üzülür, öfkelenir. Önemli olan,
duyguları ifade etmektir. Önemli olan, duygularını ifade eden çocuğa saygı
göstermek ve ciddiye almaktır.
Türkiye’de, bu konu üzerinde, ne
yazık ki, pedagojik alanda önemli çalışmalar yapıldığını söylemek zordur.
Türkiye’de hâlâ, çocuklara ve büyüklere, ”ağlamının ayıp” olduğu ve ”erkekliğe
yakışmadığını” söyler duruyoruz. Oysa ki, duygu / duygular (olumlu olumsuz),
vücuttaki tepkilerdir. Duygular, nasıl bir ruh haleti içinde olduğumuza işaret
eden sinyallerdir. Tüm duygular (olumlu, olumsuz), hepsi önemlidir. Duyguları durdurmak,
mümkün değildir. Asıl ayıp olan, duyguları durdurmaya çalışmaktır. Sevinçli
olmak, ağlamak, korkmak, üzülmek bir
insan hakkır.
Duyguları durdurmaya ve
yönlendirmeye çalışmak; duygular ve bunların ifade tarzlarını birbirine
karıştırmak, çocuklarda, çocukların
bireysel gelişiminde olumsuz etkiler yaratıyor. Duygu ve bunların ifade
tarzları arasındaki farkı bilmeden, kavramadan, çoğu zaman, insan hakkı olan
duygulara saldırmış oluyor ve bu duyguları hedef almış oluyoruz.
Peki, duygularımızı nasıl ifade
edeceğiz?
Duygu ve ifade tarzları
arasındaki fark nedir?
Sevinçli olmak, bir duygudur. Ama sevinç
duygusunun yarattığı “tebessüm” ya da “gülüş”
bir tepkidir. Yani duygunun dışa vurumudur. Vücut dilinin bir
ifadesidir.
Korkmak, bir duygudur. Ama bu duygunun
yarattığı “kaçış” “kaçmak” bir tepkidir.
Bir başka örnek:
1- Çocuğa çok kızdım, çok öfkelendim.
2- Çocuğu çok azarladım.
Birincisi, “kızmak”, “öfkelenmek”, bir
duygudur. İkincisi, “azarlamak” bir tepkidir.
Ne yazık ki, çoğu zaman bunları birbirine
karıştırıyor ; ve çoğu zaman, aralarındaki
“farkı” görmeden duyguları hedef almış oluyoruz.
Bir örnek daha vereyim:
“Çocuk, bir nedenden ötürü, büyük bir öfkeyle,
elindeki oyuncakları atıyor, kırıyor…O esnada, çocuğun annesi ya da babası bu
durumu görüyor…”
Bu durum
karşısında ne yapmamız gerekiyor? Böylesi bir öfke ortamında, çocuğa nasıl
yaklaşmamız, müdahale etmemiz gerekiyor?
En basitinden yanıtımız, şudur:
“Öfkeni, kızgınlığını anlıyorum. Ama
oyuncaklarını atman, kırman doğru değildir.”
Dikkat edilirse, burada, hem çocuğun “öfke”
duygusunu kabül etmiş oluyoruz, hem de bu duygunun yarattığı “saldırgan”
tepkiyi reddetmiş oluyoruz.
Bunun yerine, “öfkelenmene” “kızmana” gerek
yok”, deseydik, durum çok değişirdi.
Pedagojide, çocuk gelişim branşında üzerinde
dikkatlice durduğumuz, konu duygular ve bunların ifade tarzlarıdır. Çocuklar
tüm duygularını ifade etmeli ve çocukların duygusal gelişimlerinde onlara yardımcı olmalıyız. Bu anlamda;
Bir: Duyguların yaratmış olduğu tepkilere profesyonelce “sınır” koyabilmeliyiz.
İki: Çocukla olan iletişimiz, anlaşılır, açık
ve net olmalıdır.
Bitiriyorum.
Duyguları reddetmek, yönlendirmeye çalışmak,
doğru değildir; ama bu duyguların yaratacağı tepkilere dikkat etmek, bu
tepkilerin yaratacağı olumsuz duruma karşı çıkmak her zaman önemli ve doğrudur.
Duygular, kimsayal tepkimizdir.
Olumlu, olumsuz tüm duygular önemlidir. Burada
önemli olan, duygu ve ifade tarzları arasında bir harmoni, bir denge kurmak
ve çocukları bu yönde eğitmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder